5 Mart 2014 Çarşamba

33. İstanbul Film Festivali 5 Nisan'da Başlıyor!

33. İstanbul Film Festivali 5-20 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecek. Festival kapsamında 200 üzerinde film gösterime girecek ve gösterimler Atlas, Beyoğlu, Feriye, Rexx, İstanbul Modern ve tartışmalara sebep olan Nişantaşı City's sinema salonlarında olacak.

Yarın film.iksv.org adresinden festival programına ulaşılabilir. Biz de buradan program kapsamındaki önemli filmleri yorumlayacağız. 'Meşhur' festival kataloğu ise 15 Mart itibariyle festival salonlarında satışa sunulacak. Biletlere 22 Mart'ta Atlas ve Rexx sinemalarıyla Biletix'ten ulaşılabilecek.

Bir diğer önemli gelişme de yaşam boyu başarı ödülünün Polonyalı ünlü yönetmen Andrzej Wajda'ya verilecek olması.








3 Mart 2014 Pazartesi

2014 Oscar'ları / En İyi Film

Tam listeyi sabah yayınlamıştık, şimdi de akademi'nin tercihlerini biraz yorumlayalım.

En iyi film - 12 Years A Slave



Kısa filmlerini saymazsak, henüz 3. uzun metrajlı filminde bu başarıyı yakalamak hoş olsa gerek. Steve McQueen'i daha önce Shame (2011) ve Hunger (2008) ile tanıyoruz. Açık söylemek gerekirse ikisi de başarılı filmlerdi. Tabii ki yönetmenin vazgeçilmez yoldaşı olan aktör Michael Fassbender'in de başarılı performanslarının hakkını vermek gerek. Gerçek bir hikayeden yola çıkan film 'bu ödülü haketti mi' derseniz, cevap 'evet' olacak. Zaten kimse için sürpriz olmadı. Aşağıda bu kategorideki diğer adayları bulabilirsiniz. Geçtiğimiz senelere göre adaylar daha iyiydi. Tümü de ilgi çekici filmler, izlemenizi tavsiye ederim.

American Hustle - David O. Russell
Nebraska - Alexander Payne
Captain Phillips - Paul Greengrass
Philomena - Stephen Frears
Dallas Buyers Club - Jean-Marc Vallée
Gravity - Alfonso Cuarón
The Wolf of Wall Street - Martin Scorsese


Tabii burada Martin Scorsese'ye değinmek gerek. 2007'de The Departed ile Oscar'ları silip süpürmüş olan yönetmen bunun haricinde pek kısmetli sayılmaz. Scorsese filmlerinin çok büyük bir hayranı sayılmam, çok objektif olmayabilirim ancak bence bu sene de en iyi film ya da en iyi yönetmen ödülleri için yeterli değildi. Sadece Leonardo DiCaprio için ümitlenmiştim açıkçası.

Captain Philips ilgi çekici ve başarılı kurgulanmış bir filmdi, hatta Tom Hanks oyunculukta kendini aşmış bile diyebiliriz ancak Oscar'lık mı? Kesinlikle hayır. American Hustle için de benzer bir yorumu yapabiliriz. Bunlar dışındaki filmlerin hangisi alsa garip gelmezdi ancak 12 Years A Slave kesinlikle adaylar arasındaki en güçlü yapım. Hem prodüktör olarak da olsa Brad Pitt de sonunda ödül almış oldu, fena mı?



#Oscars2014

2014 Oscar'ları sahiplerini buldu. İşte kazananlar.

En iyi film: 12 Years A Slave
En iyi erkek oyuncu: Matthew McConaughey (Dallas Buyers Club)
En iyi kadın oyuncu: Cate Blanchett (Blue Jasmine)
En iyi yönetmen: Alfonso Cuarón (Gravity)
En iyi özgün senaryo: Spike Jonze (Her)
En iyi uyarlama senaryo: John Ridley (12 Years A Slave)
En iyi şarkı: Kristen Lopez, Robert Lopez (Frozen)
En iyi orijinal film müziği: Steven Price (Gravity)
En iyi prodüksiyon tasarımı: The Great Gatsby
En iyi kurgu: Gravity
En iyi görüntü yönetimi: Gravity
En iyi yardımcı kadın oyuncu: Lupita Nyong'o (12 Years A Slave)
En iyi yardımcı erkek oyuncu: Jared Leto (Dallas Buyers Club)
En iyi ses kurgusu: Gravity
En iyi ses miksajı: Gravity
En iyi yabancı film ödülü: La Grande Bellezza
En iyi belgesel: 20 Feet From Stardom
En iyi kısa belgesel: The Lady In Number 6, Music Saved My Life
En iyi kısa film: Helium
En iyi görsel efekt: Gravity
En iyi animasyon: Frozen
En iyi kısa animasyon: Mr. Hublot
En iyi saç ve makyaj: Adruita Lee ve Robin Mathews (Dallas Buyers Club)
En iyi kostüm tasarımı: Catherine Martin (The Great Gatsby)

Özetle 7 ödül ile Gravity geceye damga vuranlardan oldu diyebiliriz. Pek sürpriz olmadı, önemli ödüller tahmin ettiğimiz gibi dağıtıldı. Beni tek 'şaşırtan' nokta Leonardo DiCaprio'nun en iyi erkek oyuncu seçilmemesi oldu. Bu sene alır diye bekliyordum. En önemli ödül olan en iyi film için 12 Years A Slave hakkaniyetli bir tercih oldu.

Bir diğer küçük detay, 12 Years A Slave'in prodüktörlerinden biri olarak Brad Pitt'in de ilk Oscar'ına kavuşması oldu.

16 Temmuz 2012 Pazartesi

woody allen

gerçek adı allen stewart konigsberg olan allen 1 aralık 1935'te new york brooklyn'de dünyaya geldi. allen'ın kariyerinde o kadar çok ödül var ki burada sıralamak yerine imdb linkini vermekle yetineceğim. annie hall (1977) ve match point (2005) için ayrıntılı incelemelere blogumuzda ulaşılabilir. bunun yanında şunu da belirtmek gerek: filmleri avrupa ve amerika'nın pek çok üniversitesinin felsefe bölümlerinde okutulmaktadir.

allen filmlerinin çoğunu kendi yazmış, yönetmiş ve oynamıştır. kendi karakteri ile filmlerinin senaryoları arasındaki bağı sık sık reddetse de allen kesinlikle bir auteur'dür. ister akademik olsun, ister popüler, allen filmleri için yazılan eleştirilerde ortak nokta filmlerin psikanalitik yöntemle değerlendirilmesidir. eleştirmenler bunda çok da haksız değil, çünkü allen'ın temalarının arzu, bastırılmışlık, anksiyete ve cinsellik gibi freudyen temalar olması tesadüf değildir. örnek olarak, annie hall'da alvy, annie'ye freud'un the denial of death'ini hediye eder. bu kitap ölümsüzlüğe giden yolda cinsellik ve tanrı hizmetini ele alır. allen filmlerinde bu yöntemlerden ilkini benimsemiştir.

- değerlerin yok. bütün hayatın nihilizm, kinaye, sinisizm ve orgazm.
- biliyor musun, fransa'da bu sloganla seçimleri kazanabilirim.
(decontructing harry)

natasha, sevmek acı çekmektir. acı çekmemek için insan sevmemelidir. ancak bu durumda insan sevgisizlikten dolayı acı çeker. demek ki sevmek acı çekmektir, sevmemek acı çekmektir. mutlu olmak için sevmek gerekir. demek ki mutlu olmak acı çekmektir. ancak acı çekmek insanı mutsuz yapar. böylece mutsuz olmak isteyen sevmeli, ya da acı çekmek için sevmeli, ya da çok mutlu olmaktan acı çekmeli. umarım beni anlıyorsun.
(love and death)

bu alıntılar allen'ın felsefesini yansıtmaktadır. filmleri genellikle absürd komedidir ve her komedi gibi içinde trajedi barındırır. ölüm teması çoğu filminde arka planda yerini alır. yaşam ve aşkın zıttı olan thanatos olarak karşımıza çıkar. annie hall'dan şu alıntı bu konuda aydınlatıcı olabilir:

doktor: neden depresyondasın alvy?
anne: söyle doktora. okuduğu bir şey yüzünden.
doktor: demek okuduğun bir şey.
alvy: evren genişliyor.
doktor: evren mı genişliyor?
alvy: evet, evren genişliyor ve genişlediğine göre bir gün parçalanacak ve bu her şeyin sonu olacak.
anne: bundan sana ne? ödevlerini yapmamaya başladı.
alvy: ne anlamı var?
anne: bununla evrenin ne alakası var? brooklyn'desin! brooklyn genişlemiyor!


ölüm ve aşk pek çok filmine konu olmuştur. play it again, sam (herbert ross, 1972), annie hall (1979), manhattan (1979) gibi filmlerinde aşkın bitişi konu alınır. interiors (1978), crimes and misdemeanors (1989), manhattan murder mystery (1993) aşkın ölümcül boyutu üzerinedir. love and death (1975) direkt ölüm ve aşk üzerine bir allen tartışmasıdır. bu filmin sonundaki det sjunde inseglet (1957) göndermesi de dikkate değer. match point de aşk ölüm paradoksunun zirvesidir.

ironi ve kader de allen sinemasının diğer iki varoluşçu temalarıdır. bullets over broadway (1995) ve mighty aphrodite (1996) kadere müdahale edilmesinin sakıncaları üzerinedir.

zaman içinde allen'ın fikirlerinin değiştiğini de belirtmek gerek. örneğin, play it again, sam'de nostalji kavramı bir aşkı kurtarırken, husbands and wives'da (1992) durum değişir. yağmur altındaki romantik sahnede allen'ın canlandırdığı karakter gabe nostalji ve romantizmi aşkı kurtarmak için yeterli görürken, mia farrow'un canlandırdığı judy roth bunu yeterli bulmaz ve gabe'i reddeder. romantik ilişkilerin imkansızlığı bize sartre'ı hatırlatır. insanların sürekli aynı hataları yapıp ders almamaları allen'ı eğlendirir görünmektedir.

3 Temmuz 2012 Salı

kemal sunal'ı anıyoruz

şaka gibi ama gerçek. bugün kemal sunal'ı kaybedeli tam 12 yıl oldu. fotoğrafın yanına tarih yazarken behçet necatigil'in kitaplarda ölmek şiiri geldi aklıma. hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.

adı, soyadı
açılır parantez
doğduğu yıl, çizgi, öldüğü yıl, bitti
kapanır parantez
(...)
parantezin içindeki çizgi
ne varsa orda



- Posted using BlogPress from my iPad

9 Mayıs 2012 Çarşamba

yönetmen seyfi teoman vefat etti

16 Nisan'da Bakırköy'de geçirdiği motorsiklet kazasında beyin kanaması geçiren 35 yaşındaki yönetmen vefat etti. Apartman (2004), Tatil Kitabı (2008) ve Bizim Büyük Çaresizliğimiz (2011) filmlerinin yönetmeni olan Teoman Tatil Kitabı ile 27. İstanbul Film Festivali'nde Ulusal Yarışma En İyi Film ödülü ve FIPRESCI ödüllerini kazanmıştı.

- Posted using BlogPress from my iPad

5 Mayıs 2012 Cumartesi

revenge of the fifth

'Revenge of the fifth!' 5 Mayıs Star Wars gününden sonraki gününüz kutlu olsun.

- Posted using BlogPress from my iPad